İş Yaşamında Kolektif Yaklaşımlar ve Çeviklik

Karmaşıklaşan dünyada, belirsizliklerin ve zorlukların üstesinden gelmek için daha kolektif yaklaşımlara ihtiyacımız var”

Bu paylaşımlarında Dr. Hüseyin Güler ve Fazıl Oral yönetimsel ve organizasyonel yaklaşımların günümüz iş dünyasının dinamiklerine uyum zorluklarını irdeliyor ve çözüm seçeneklerini araştırıyor.

Kolektif sözcüğü dilimize Fransızca’dan (collectif) girmiş. Türk Dil Kurumu kolektif sözcüğünü şöyle tanımlıyor: “Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan, birçok kişi ve nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan.” Bu tanım iş yaşamının önemli kavramlarından birisi olan işbirliğini ve çevik yaklaşımları gündeme getiriyor.

Kolektif yaklaşımın tanımı 1980’li yıllarda filizlenmeye başlayan, iş dünyasının son yirmi yılına damgasını vuran, çevik (agile) yaklaşımların değer ve ilkeleriyle de örtüşüyor. Çevik yöntemler, bireylerin ve ekiplerin birlikte çalışmasını, işbirliğini teşvik eder. İş dünyası, ticarileşen boyutu nedeniyle, çevik yaklaşımlara son dönemde daha dikkatli yaklaşıyor olsa da çevik manifestonun değer ve ilkeleri halâ anlamını koruyor.

Manifestonun şu değer ve ilkeleri doğrudan kolektif çalışmayı adresliyor:

İlk değer insanı ve etkileşimleri öne çıkartır ve şunu vurgular: Süreçler ve araçlar önemlidir ancak esas değeri yaratan bireyler ve bireyler arasındaki etkileşimlerdir.

Dördüncü ilke proje takımında sadece geliştiricilerin değil, süreç sahiplerinin de yer alması gerektiğini belirtir. Geleneksel yaklaşımlarla yönetilen projelerde önemli gelişim alanlarından biridir bu.

Beşinci ilke projenin başarısında ekibin motivasyonunun önemini vurgular. Kendini güvende hissetmeyen bir ekip üyesinin motive olması kolay değildir. Güven ortamının yaratılması da esas olarak yönetimin üstlenmesi gereken bir sorumluluktur.

Onbirinci prensip de kolektif çalışmayı adresler ve kendi kendine organize olabilmeyi çevikliğin bir koşulu olarak sunar. İçinde bulunduğu koşulları kavrayabilen, o koşullarda nasıl hareket etmesi gerektiğini fark eden ve doğru tepkiler verebilen ekipler, bireyler çevik olabilir. Kendi kendine organize olmak demek sınırsız bir özgürlük anlamına da gelmez. Çevik organizasyonlar ancak “Mikro yönetim” tuzağına düşmeden sınırları yönetebilen yöneticilerle oluşturulabilir.

Geleneksel yönetimsel yaklaşımlarla iş dünyasının hızla değişen ve gittikçe karmaşıklaşan zorluklarıyla baş etmek artık mümkün değildir. Yaşadığımız hızlı değişim kolektif çalışma kültürünün önemini daha da pekiştirmekte, çevik ekipleri ve organizasyonları gerektirmektedir.

Previous
Previous

Güvensiz Ortamların Sessiz Çalışanları

Next
Next

Projelerde Davul & Tokmak