.

Yaşam hızlanıyor, yıllar da sanki daha hızlı geçmeye başladı. Belki de yaşım icabı diyorum ancak gençlerden de aynı görüşte olanlara sıklıkla rastlıyorum.

40 yıl önce doğduğum şehirde algıladığım Dünya mahallemden ibaretti. Bu günse iletişim, ulaşım araçlarıyla dünyamız neredeyse benim 40 yıl önceki mahalleme dönüştü. Bu dönüşüm hepimize hem çılgın fırsatlar sunuyor hem de tehditler oluşturuyor.

40 yıl önce becerikli, meraklı, sürekli araştıran, bir şeyler üretme peşinde olanla sadece vasatla yetinen, üretmeden tüketen insan arasındaki farkı fark etmek zordu. İmkanlar çoğunlukla bulunduğumuz şehirle kısıtlıydı. Başka şehirdeki kütüphanelerden bile faydalanmak mümkün değildi. Dış Dünya’daki gelişmeleri birkaç dergi üzerinden izleyebiliyorduk. Yabancı yayınlara bireysel çabalarla ulaşmak hem çok pahalı hem de zordu. Yabancı bir üniversite veya şirketle tek bir yazışma için nerdeyse bir ay beklemeniz gerekiyordu. Bırakın yurt dışını, ülkemizde dahi şehirlerarası tek bir telefon görüşmesi için saatlerce beklemek gerekiyordu.
Günümüz koşulları çok farkı…

Bugün sunulan bu çılgın olanakları nasıl kullandığımız ön plana çıkıyor. Bu olanakları kullanan ve kullanmayan arasındaki fark gittikçe açılıyor.

Gelecek yıllar kendine bugünden yatırım yapanlar için çok daha fazla fırsatlar sunacak. Devir mal biriktirmekten daha çok tecrübe biriktirme, yetkinlik geliştirme devri.

Her gün yatmadan önce kendimize şu soruyu sormakta fayda var: “Bugün kendi gelişimim için ne yaptım?”